Astroloji Gerçek mi?
Astrolojiye İnanır mısın?
Ya sana bazı primatların yaşamının ve kişiliğinin; ayın, gezegenlerin ve rastgele tanımlanmış birkaç takımyıldızın hareketleri tarafından şekillendiğini iddia eden 2000 yıllık bir kehanet uygulaması olduğunu söylesem? Muhtemelen delirdiğimi düşünürsün, değil mi? Pekala, seni astrolojiyle tanıştırmama izin ver.
Astroloji, tarih boyunca; bir bilim, sanat ve bir kehanet büyüsü biçimi olarak kabul edildi. Bugün, arkasında hiçbir çalışma mekanizması olmayan sahte bir bilim dalı olduğu defalarca kanıtlanmıştır - ama isterseniz biz birkez daha kanıtlayalım.
Astroloji, yıldızların ve gezegenlerin uyumunun her bireyin ruh halini, kişiliğini ve çevresini etkilediğini savunan bir inançtır. Ve bunların hepsi bireyin doğduğu zamana bağlıdır. Astrolojide, kişiselleştirilmiş burçlar doğum tarihine göre belirilenir ve genellikle aynı burca sahip kişilerin aşk hayatı, başarıları ve sağlıklarıyla ilgili kesinlik bildirmeyen, belirsiz tahminler yapar.
Astroloji Nasıl Çalışır?
Gezegenlerin hareketi bir hayatı nasıl etkileyebilir?
ehmm… Tam olarak öyle değil. Astrolojinin nasıl çalıştığını açıklayacak bir mekanizma yok, onu destekleyebilecek bir güç yok. Ve ayrıca insanları rastgele belirlenmiş takımyıldızlarla sembolize edilen 12 gruba ayırmak için mantıklı bir sebep yok.
Takımyıldızlar ve Zodyak
Takımyıldızlar, onu isimlendiren insanların bildiği bir şeye benzeyen, dizilimleriyle hayali bir taslak oluşturan her bir yıldız grubudur. Takımyıldızların çoğu bir hayvanı, nesneyi veya mitolojik bir kahramanı temsil eder. Zodyak’ta 12 eski takımyıldız bulunmaktadır. Her biri yaratıcısının hayal gücüne bağlı özel bir işareti temsil eder. Bu takımyıldızlar tarihi kayıtlara göre ilk olarak yaklaşık 3.000 yıl önce Babil’de tanımlandı. Bu arada bildiğiniz üzere Babilliler genelde büyü ile bağdaştırılan bir topluluktur. Herneyse, Babil yıldız katalogları M.Ö. 4. yüzyılda Yunan astronomisine girdi ve farklı kültürlerde kendine yeni anlamlar kazandırdı.
Gemini(İkizler) takım yıldızını gösteren harita.(Wikimedia)
Yani burçlar, gece gökyüzünde beliren yıldızların, Babil halkının hayal gücü ile oluşturduğu birer eşleştirmedir. Bu çok güvenilir gözükmüyor :).
Astrolojiyi Test Etmek
Astrolojinin geçerliliğini test etmek hiç de kolay değil; zira astrologların kendileri de ne söylemeleri gerektiği konusunda hemfikir değil.
Bazı astrologlar, astrolojinin bir bilim olduğunu ve hepsinin arkasında bir mekanizma olduğunu iddia ediyorlar, ancak biz henüz böyle bir mekanizma bulamadık. Daha önce bulan da yok sanırım. Bununla birlikte, astroloji, hiçbir zaman bilimsel olarak işlevselliğini kanıtlamamış ve çeşitli yöntemlerle (birazdan değineceğim) çürütülmüştür.
Geri kalan astrologlar ise elektromanyetizma ve yerçekimi gibi (ki sorsan biri bile doğru düzgün bir tanımda bulunamaz) nedenler önermektedir. Takımyıldızların çekim kuvvetlerinin olduğu doğru; ancak takımyıldızların Dünya’ya etki eden çekim kuvvetleri, Ay’ın çekim kuvvetine kıyasla ihmal edilebilir düzeydedir. Bunun yanında diğer gezegenlerin ve takımyıldızların insanlara etki eden manyetik alanı, modern ev aletleri tarafından üretilenlerden çok daha küçüktür. Yıldızlar büyük ve görkemli olabilirler; lakin çok ama çok uzaktalar.
“Hayatınızda ebenin etkisi, Satürn’den daha fazla.” -Carl Sagan
Astroloji Bir Bilim midir?
Her ne kadar astroloji bir bilim gibi görünse de, bir şeyi açıklamaya çalışsa da, astrolojinin doğrulanabilir bir mekanizması yoktur. Ve astrologların tutumlarından anladığımız kadarıyla eleştirel bir yaklaşımı yok. Bir hipotezi eleştirel olarak değerlendirmek, bir teori yardımı ile test etmek ve mevcut kanıtlara dayanarak teoriyi incelemek bilimin en önemli yapı taşlarındandır. Ve astroloji bu üç şartta da sınıfta kalır.
Bu nedenle, astroloji bir bilim olarak kabul edilemez. Sorgulanamayan ve tekrarlanan deneylerle kanıtlanamayan “şeyler” bilim değildir.
Zaten günümüz astrologları nedensel bir güç açıklamaya çalışmıyorlar. Tek söyledikleri bu alanda araştırma yapılamayacağıdır. Bu söylemleriyle astrolojiyi doğaüstü bir güç olarak kabul ederler; büyü gibi, sihir gibi.
Astroloji ve Bilim
Astroloji ile ilgili yeni çalışmalar bulmak oldukça zor. Zira astrolojinin zaten çalışmadığı biliniyor ve ek çalışmalar yapmak için pek iç açıcı yeni bilgi yok. Ama bu sorun değil çünkü elimizde olan araşırmalar biraz eski de olsalar epey ikna ediciler.
Carlson Çalışması
1985 yılında Nature dergisinde Shawn Carlson adlı genç bir fizikçi tarafından pek de alışılmadık bir çalışma yayınlandı. Carlson, astrologların müşterileri hakkındaki bilgileri; müşterilerinin doğum yerlerinden, doğum tarihlerinden ve göksel nesnelerin görünürdeki konumlarından çıkarma yeteneğini test etti.
Carlson çalışmayı tasarlarken çok dikkatliydi; çalışmanın hem bilimsel literatüre hem de astrolojik toplulukların gereksinimlerine uyan bir çalışma olmasını sağladı. Avrupa ve ABD’den, meslektaşları tarafından gerçekten büyük saygı duyan 28 astrolog çalışma için davet edildi. İşin garip yanı o günün astrologları, günümüz astrologlarının tersine bilime meydan okuyabilecek kadar cesurlarmış :).
Çalışmanın Double-Blind(Çift kör) şeklinde yapıldı. Yani çalışma sırasında katılımcıların ve araştırmacıların, hangi katılımcının hangi gruba ait olduğunu bilmediğinden emin olundu. Bu sayede iki tarafın da öznel önyargılarının çalışmaya etki etmesi engellenmiş oldu.
Ve sıra sonuçlara geldiğinde her şey çok netti: Astrologların tahminleri, rastgele yapılan bir tahminden daha iyi değildi. Hatta astrologların doğru bir şekilde eleştirdiklerinden emin oldukları bireylerde bile sonuçlar hala rastgele olasılıklardan daha iyi değildi. Carlson’ın söylediği gibi: “Astrologlar yanılıyor”.
Bir de “bilimsel” olduğu iddia edilen, astrolojinin çalıştığını daha doğrusu çalışabileceğini gösteren makaleler var.
Bütün çalışmaları tarafsız yapmaz ve eğer literatürü saatlerce tararsanız, astrolojinin işe yarayabileceğini gösteren bazı araştırmalarla karşılaşırsınız. Astrologların bu çalışmaları ara ara insanlara sunup yaptıklarını kanıtlamaya çalıştıklarını fark eden bilim insanları bir şey yapmaları gerektiğini fark ettiler. 1979’da Saskatchewan Üniversitesi’nden Ivan Kelly, yapılan çalışmaların büyük çoğunluğunun astrolojik iddiaları teyit etmekten ziyade sadece neden çalışıyor olabileceğine dair açıklama getirdiğini gösterdi. Çalışma(makale)
Ardından, 20 yıl sonra, Kelly tekrar astrolojinin dayanabileceği teorik bir temeli olmadığını açıklayan başka bir çalışma ile geri döndü. Tekrar kalbimizi fethetti :).
Kelly durmadı, bir çalışmaya daha katıldı: birkaç yıl boyunca araştırmacılar, aynı burca sahip 2.000’den fazla kişiyi takip altına aldı. Çoğunluğun doğum saatleri arasında sadece dakikalık farklar vardı. Bu durumda astrolojiye göre hepsi kişilik olarak benzer özelliklere sahip olmalıydı; ama gelin görün ki durum böyle değildi. Temel olarak, çalışma sonucunda rastgele yapılan bir testten bekleyeceğinizden farklı bir sonuç yoktu.
Farklı yazarlardan, farklı bir sonucu olmayan daha büyük bir çalışmayı incelemek için: Makale(ingilizce)
Forer Deneyi
“Ama burçlar hep çıkıyor ki, ben tam bir ikizlerimmm :((” diye direten arkadaşlar; Neden çıktığını veya neden size çıkıyor gibi geldiğini gelin beraber öğrenelim :).
Forer, öğrencilerini toplayıp onlara “benzersiz” bir kişilik analizi testi yaptı. Onlara her biri için hazırlanmış “benzersiz” sonuç kağıtları verdi. Ve sonuçların 0’dan 5’e kadar kendilerine ne kadar uygun olduğunu değerlendirmelerini istedi. Muhtemelen ne olduğunu tahmin ettiniz, tüm öğrenciler aynı kişilik analiz sonucunu aldı ve hepsi de kendilerine uyduğunu düşündüler. Daha da iyisi, Forer kişilik analizini çeşitli burçlardan yarattı.
Örneğin : “Başkalarının seni sevmesine ve beğenmesine büyük bir ihtiyacın var. Kendini eleştirme eğilimin var. Avantajın için kullanmadığın çok büyük bir kapasiteye sahipsin. Bazı zayıflıkların olsa da, genellikle bunları telafi edebiliyorsun. Dışarıdan disiplinli ve kendini kontrol eden biriyken, içinde endişe verici ve güvensiz olma eğilimindesin. Bazen, doğru kararı verdiğin veya doğru şeyi yaptığın konusunda ciddi şüphelere düşüyorsun. Belli bir değişim ve çeşitlilikden hoşnut olursun ve kısıtlamalar, sınırlamalar ile sarıldığında memnuniyetsizleşirsin. Kendini bağımsız bir düşünür olarak gururlandırıyorsun ve başkalarının ifadelerini yeterli kanıt olmadan kabul etmiyorsun. Kendini başkalarına anlatırken fazla açık olmanın akıllıca olmadığını gördün-tercih ediyorsun. Bazen dışa dönük, etkileyici, sosyal; bazen de içe dönük, temkinli, saklı kalıyorsun. Bazı beklentilerinin pek gerçekçi olmadığın düşünüyorsun. Güvende olmak hayattaki ana hedeflerinden biri.”
Ne düşünüyorsunuz? Sizi ne kadar yansıtıyor? :)
Öğrencilerin bu sonuca verdikleri ortalama not 4.26 / 5. Başka bir deyişle, öğrenciler yazının tamamı blanket statement(genelleme - tüm genel için geçerli olan ifade) olduğu halde, öğrenciler değerlendirmenin %85’inin kendileri için kesinlikle geçerli olduğu sonucuna vardılar.
Biraz Daha Kanıt
Benzer bir deney, epey ironik bir şekilde astrolog Michael Gauquelin tarafından yapıldı. Gauquelin Parisli bir gazetenin herhangi bir okuyucusuna, sözde “bireysel” analizinin doğruluğu hakkında geri bildirim vermeleri şartıyla ücretsiz burç yorumları sundu. Forer’in deneyinde olduğu gibi, aynı burca ait yorumun binlerce kopyasını farklı burçlara sahip insanlara gönderdi - okurların % 94’ü yorumun doğru olduğunu söyledi.
Gauquelin, astrolojiyi bilimsel olarak kanıtlamak için yola çıktı ve sonuçlar mesleği ile çelişti.
Son Söz
Astroloji gibi sahte bilimler gerçek bilimin adını kirletmekle kalmayıp, insanların yeni önyargılara sahip olmasına ve hayatlarını gereksiz yorumlarla şekillendirmelerine sebebiyet veriyor. Belki de insanlar gerçeği kabul etmek yerine ondan kaçıp kendilerini rahatlatan ve yücelten şeylere sığınmayı daha çok seviyordur. Eğer aklına takılan veya düzeltmemi istediğin herhangi bir şey var ise yazmaktan çekinme. Okuduğun için teşekkürler.
Son olarak bir şeyi tekrar sormak istiyorum sana; Astrolojiye inanır mısın?