Tekerrür
Tekerrür
Yaşamlarımız onlarca davranış ve seçimimizin tekrarları gibi gelir bazen. Dönüp geçmişe baktığınızda, tarih okuduğunuzda özellike belirginleşir bu his. Bu yazımda bunun üzerine konuşacağım. Bunun üzerine bir deneme yazma fikrini verdiği için “X” hanıma teşşekür etmeyi kendime borç bilirim :).
Bir şeyi ezbirlemek istediğinizde,ne yaparsınız? Tekrar edersiniz. Bir şeyi yeterince tekrar ederseniz onu ezberlersiniz. Ancak ya öğrenmek istediğinizde? Kimimiz birisinden dinlemek ister, kimimiz resimlerle öğrenir, bazılarımız için ise bir kez bile okumak yeterlidir. Büyük bir çoğunluk ise deneyimlemeyi ister öğrenmek için. Hayatlarımızda buna benziyor aslında. Yakın tarihteki bütün hataları tekrar öğreniyoruz. Duyguları ve başarımları. Ve tekrar yapıyoruz. Tek değişen şey çağ ve teknoloji oluyor. Peki bunu aşmak mümkün mü? Evet. Evrimsel olarak başka bir canlıya dönüştüğümüzde, davranışlarımız da değişecek. Ve yeni olasılıklar ortaya çıkacak. Örneğin; bir aslan için hayat monotondur, tekrarlanır, neredeyse hiç değişiklik olmadan. Ancak bir kaplan için hayat olabildiğince farklıdır. Bu açıdan baktığımızda aslında tekerrürün çokta geçmişten itibaren var olmadığını görüyoruz. Bir homo erectus(dik insan) ile homo sapiens(düşünen-modern insan) arasında yaşam olarak dağlar kadar fark var örneğin. Sorun olarak da tekrar etmeye başladığımız kısım bütün sorunlarımızın birkaç çağ önceki ile aynı olduğu kısımlar, sorunlar farklı ama köken olarak aynı. Hırsızlık yıllar öncesinden bir sorun, kökeni bencillik. Çevreyi kirletmek ise günümüzün bir sorunu, ve kökeni yine bencillik. Sorunlarımızın kökeni aynı ancak son halleri farklı. Alternatif bir gelecekte bencillik bir sorun olmaktan çıktığında bu tekrarlama da ortadan kalkacak. Öğrenme yöntemimiz değiştiğinde ise tekrardan uzak; özgün, aynı türün ayrı bireyleri olabileceğimizi düşünebilirsiniz. Ancak bu da olanaksız. Zira bir türün bireyleri arasında bunu oluşturabilecek bir fark olması durumunda; örneğin beslenme, onlar ile aynı tür olamazsınız. Farklı bir tür olursunuz. Basit ihtiyaçlarımız bizi bu konuda bir bütün haline getirir. Bunları dikkate alarak tarihin tekrarını düşündüğümüzde görüyoruz ki, tekrar bir sorun değil. Aksine yaşamımızın bir parçası, canlılığın bir parçası. Bunun yanında canlılığın bir diğer parçası ise çeşitlilik. Eşeyli üreme sistemlerinde çeşitlilik söz konusudur. Genlerimiz bize atalaramızın yaptığı basit şeyleri tekrarlatırken, aynı zamanda da farklı bireylerin ortaya çıkmasını tetikler. Çünkü çeşitlilik yeni bireyin hayatta kalma şansını arttırabilir. Bu yüzden aynı türün farklı bireyleri ilk görüşte aynı gibi gözükse bile ufak farklılıklar söz konusu olur. Bu da tekrarın ana hatları ile aynı gözükmesini ama ayrıntıda farklı olmasını sağlar. Ufak farklılıklar birikerek yeni büyük farklılıklar oluşturur ve o büyük farklılıklar tek bireyde toplandığında yeni bir tür ortaya çıkar. Ve tekrar ortadan kalkar. Bu faydalı bir gelişim de olabilir, zararlı da.
Son olarak; milyonlarca insan bizi bir şeyi yapmamak adına uyarsa bile bunu yapmayı tercih ediyoruz. Öğreniyoruz. Ve döngü tekrarlanıyor. Bunu reakarnasyon gibi doğaüstü şeylere bağlamaktansa böyle açıklamak daha mantıklı geliyor bana. Bunun yanında, eğer bir hatayı yaptıktan sonra aynı şeyi yapıp farklı sonuç bekliyorsanız deli olduğunuza kanaat getirebilirsiniz :). Ünlü fizikçi Albert Einstein’na göre delilik, aynı şeyleri tekrar tekrar yapıp farklı sonuçlar beklemektir. Hata yapmaktan korkmayın, ama bir hatayı yaptıktan sonra ondan ders çıkarın. Kendinize iyi bakın… :).